Türkiye’de adalet sistemine duyulan güven her geçen gün azalıyor. Son örnek, Dilan ve Engin Polat çiftinin davasında karşımıza çıkıyor. Kara para aklama, suç örgütü kurma ve vergi kaçakçılığı gibi ağır suçlarla yargılanmalarına rağmen, bu kişiler kısa sürede tahliye edildi. Peki, bu tahliyeler, yargının nasıl işlediğini ve adaletin sağlanıp sağlanmadığını gösteriyor mu?
Lüks Yaşam ve Suçlamalar
Dilan ve Engin Polat, sosyal medyada lüks yaşamlarını sergileyerek dikkat çekiyorlardı. İhtişam dolu hayatlarının ardında kara para aklama gibi suçlamalar bulunuyordu. Bu durum, toplumda büyük bir infial yarattı. Devlet, bu kişilere yönelik geniş çaplı bir soruşturma başlattı ve sonuç olarak tutuklandılar. Ancak, mahkeme süreçleri hızlandı ve bu nedenle Polat çiftinin tahliyesi gündeme geldi.
Paranın Adalet Üzerinde Etkisi
Buradaki en büyük sorun, paranın adalet üzerindeki etkisidir. Dilan ve Engin Polat gibi maddi güce sahip kişiler, hukuk sisteminde hızla ilerleyebilirken, diğerleri için süreç aynı şekilde işlemiyor. Parası olmayan ve avukat tutamayan vatandaşlar, basit suçlamalarla yıllarca cezaevinde kalıyor. Diğer yandan, Polat ailesi gibi varlıklı bireylerin cezaevinden serbest kalması, dolayısıyla büyük bir çelişki yaratıyor. Bu durum, toplumda adaletin eşitliğine olan inancı sarsıyor.
Yargının Bağımsızlığı ve Toplumsal Barış
Bu dava, aynı zamanda yargının nasıl işlediğine dair önemli soruları gündeme getiriyor. Özellikle savcıların tahliye talebinde bulunduğu bir davada gerçek adaletin sağlanıp sağlanmadığı tartışmalıdır. Maddi gücü olanlar adalet sisteminde avantajlı hale geliyor. Bu nedenle, toplumsal barış için büyük bir tehdit oluşturuyor. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sarsıldığında, halkın adalete olan inancı da zedeleniyor. Bu durum, yalnızca bir dava değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir endişe kaynağıdır.
Eşit Adalet Arayışı
Sonuç olarak, adaletin herkes için eşit işlediği bir sistem arayışı, toplumda büyüyen bir talep haline geliyor. Çünkü parası olanın değil, haklının kazandığı bir adalet sistemine ihtiyacımız var. Dilan ve Engin Polat gibi isimler, bu adaletsiz düzenin en büyük örnekleri olarak karşımızda duruyor. Bu noktada, toplumsal bilincin artması ve adaletin sağlanması adına herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. Adalet için birlikte hareket etmek, sadece bireysel değil, toplumsal bir gereklilik haline gelmiştir.
Berk Albayrak
Anayol Partisi Genel Başkan Danışmanı