Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i ilan eder etmez önceliği “Çağdaş Eğitim”e vererek, “ Köy Enstitüleri Programı” ile kalkınmayı kırsaldan başlatmıştı. Çok iyi biliyordu ki kalkınmanın ve gelişmenin temeli “çağdaş eğitim”den geçmektedir.
Bugün dünyaya yön veren tüm gelişmiş ülkeler, kalkınmalarını “çağdaş eğitim”e borçludur. Bilimsel fen derslerinin (matematik, fizik, kimya, biyoloji) seçmeli; din derslerinin ise zorunlu tutulduğu bir eğitim modeli, “eğitim” değil “geriletim”dir. Yönetici kadrosunun kafasında yer alan, bilimsellik taşımayan, yalnızca inandırılmaya dönük çeşitli kalıpların “mutlak doğru” diye çocuklarımızın ve gençlerimizin beyinlerine aktarılmasının, bizleri “bilgi toplumu”na ulaştırma olanağı yoktur. Bu tür uygulamalar, özgürce düşünebilme, sorgulayabilme, analiz yapabilme gibi zihinsel becerilerin yok edilmesine yol açar. Kaderciliğin pekiştirildiği ve her söylenene inanmanın gerektiği gibi bir dayatma, IQ düzeyini doğal olarak düşürecektir. Bu konulara değinmeyi veya eleştiri getirmeyi önlemeye çalışanlar, aynı statükonun devamını isteyenlerdir; reform karşıtlarıdır. Artık çağdaş bir toplumun beklentilerini reformlarla sağlayabilecek politik yaklaşımlara ve cesur söylemlere ihtiyaç vardır.
Beyinlere Dayatılan Kalıpların Tehlikesi
Yaşam serüveninde kişisel sorumluluk, önce kendini aydınlatmayı gerektirir. Daha önceden edinilmiş olan yanlı, güdümlü, lokal ve evrensel olmayan, yani sorgulanmadan, bilimsel akıl süzgecinden geçirilmeden birilerinin veya bir sistemin çıkarları doğrultusunda yerleştirilmiş, eskiye ait değersiz birikimlerden kendini arındırabilmektir.
Teknolojik düzeyi kavrayabilmek, kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamak için toplumun IQ düzeyinin ortalamasını yükseltmenin gerektiği bir gerçektir; bunun da yolu “çağdaş eğitim”den geçmektedir.
Eğitimde Reform ve Cesur Politikalar
Eğitim sistemimizi ve müfredatını baştan aşağı yenileyerek, gerçekliği tartışmalı, söylenti ve duyumlardan ibaret olan ve çocuklarımızın beyinlerini uyuşturan her türlü hurafeyi ve dogmayı ayıklamak zorundayız. Dini, bireyin özel ilgi alanıyla sınırlayarak, genel bütçeden pay ayrılmaması gerektiğini artık tartışabilmeliyiz. Çocuklarımızı sanal bir öteki dünyaya hazırlamak yerine, 70-80 yıl yaşayacakları gerçek dünyanın bilimsel öğretileri ile eğitmek zorundayız. “Bilgi toplumları” ile rekabet edebilecek düzeye ve donanıma eriştirmek zorundayız. Artık görüldü ki, toplumu dindarlaştırarak “etik değerleri” artırmamız söz konusu değildir. Aksine, yolsuzluğun, hırsızlığın ve adam kayırmanın en çok görüldüğü toplumlar, dinin yoğun yaşandığı ve demokrasinin gelişmediği toplumlardır.
Kişisel Sorumluluk ve Kendini Aydınlatma
Çok hızlı gelişen ve küreselleşen dünyamızda “bilgi toplumları” arasında yer alabilmek için öncelikle bu toplumlarla yarışabilecek yeni kavram ve teknikleri öğrenmeli, bunları kişisel yaşama uyarlamalı ve daha iyi bir yaşam standardına kavuşma sürecini başarıya ulaştırmalıyız. Çok iyi eğitim görmüş bireylere sahip bir toplum olmanın değeri, tartışılmaz bir gerçektir. Eğitim alanında da değişen koşullar ve gelişen yöntemlerin doğru öğretilip uygulanması, teknolojik açıdan ilerlemiş birçok ülkenin başarısının temel nedenidir. Bu nedenle gelişmekte olan her ülke, bu gerçeği kavrayarak eğitimlerini, teknolojinin gereklerini kavrayabilecek düzeyde, rekabet edebilen ve başarıya odaklı olarak yeniden yapılandırma sürecine girmiştir. Dolayısıyla, ülke olarak hızlı bir şekilde gelişen “bilgi toplumları” arasında yer alabilmek için biz de bu gelişmelere seyirci kalmadan eğitimimizi çağın koşullarına göre gözden geçirmeli ve başarı oranımızı yukarılara taşımak zorundayız.
Partimizin Eğitim Politikası
Özgüvenli, öğrenmeye ve yeniliğe açık, araştıran-sorgulayan, kıyaslayan, irdeleyen, küresel düşünen, iletişim becerileri gelişmiş, bilgiye ulaşma yollarını bilen, öz değerlendirme yapabilen, işbirliğine yatkın, ilkeli, yaratıcı, doğaya ve çevresine duyarlı, birey haklarının bilincine sahip, Atatürk ilkelerine bağlı, laik ve demokratik toplum düzeninin erdemlerini en yüksek değer olarak benimsemiş, etik değerlere sahip, açık fikirli, tüm kültürlere ve farklılıklara saygılı, eleştirel düşünen, entelektüel, cesur, çok yönlü gelişime açık, ulusal kültürünü özümsemiş, sporu ve sağlıklı beslenmeyi yaşamının parçası haline getirmiş bireyler yetiştirmeyi öncelikli hedef seçmeliyiz. Anayol Partimizin eğitim politikasının temel ilkeleri işte bunlardır.
Filiz Ünal
Anayol Partisi Disiplin Kurulu Başkanı