Doğa, güçsüzlerin ve düşkünlerin elenerek yaşamdan silindiği acımasız bir süreçtir. Bu süreçte aklını kullanamayanlar da maalesef elenmektedir. Yaşam savaşının hoyratlığı, yalnızca güçlülerin hayatta kalmasını sağlarken, zayıf olanlar için sonuç felakettir. Özellikle düşkünlerin doğada var olma mücadeleleri, insanlık için de geçerlidir.
Geldiğimiz noktada, ” İnsanlığın Varoluş Mücadelesi ” benzer bir savaşı zorunlu kılıyor. Bilim ve teknolojinin gelişimi, güçler savaşını yeni bir boyuta taşımıştır. Artık, ekonomik, askeri, biyolojik ve siber saldırılar gibi pek çok alanda potansiyel riskler, yaşamımızın her anında tehdit unsuru haline gelmiştir. Bu riskler, bireylerin ve toplumların geleceği için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
Öte yandan, ekonomik ve askeri açıdan güç elinde bulunduran “Üst Akıl Sahipleri,” çıkarları söz konusu olduğunda tehdit hissettiklerinde düşmanı ezmenin yollarını bulmaktadırlar. Bu noktada, sorgulama bilinci köreltildiği için, “Açık Hedef” durumuna düşmektedirler. Özellikle, 80-89 IQ aralığına sahip “Donuk Zeka” ve 80 IQ altındaki “Zeka Geriliği Gelişmiş” toplumlar, bu potansiyel risklerin en büyük mağdurları olmaktadır.
Bu nedenle, önceliği “Çağdaş ve Sorgulayıcı” bir eğitim modeline vererek ülkemizi bir “Bilgi Toplumu”na dönüştürmek, geleceğimizi güvence altına almanın anahtarıdır. Eğitimdeki bu dönüşüm, sorgulayan bireyler yetiştirecek ve toplumsal tehditlerden koruma yeteneğimizi artıracaktır. Aynı zamanda, bireylerin eleştirel düşünme becerileri gelişecektir. Böylece doğanın acımasız seçimlerine karşı daha dirençli olabileceğiz.
Geleceğimizi güvence altına almak için atacağımız adımlar, yalnızca bireysel değil, toplumsal olarak da büyük bir fark yaratacaktır. Bilgi toplumu olma yolunda atılan her adım, bizi daha aydınlık bir geleceğe götürecektir.
Filiz Ünal
Anayol Partisi Disiplin Kurulu Başkanı